Dedi mütefekkir ve başladı yazmaya :
Genç nesil orta yaşlı nesil ve yaslı nesil arasında tarihin her döneminde bir çatışma olmuştur
“Bugünlerde gençler kontrolden çıkmış durumda. Kaba bir şekilde yemek yiyorlar. Yetişkinlere karşı saygısızlar. Ebeveynlerine karşı çıkıyorlar ve öğretmenleri sinirlendiriyorlar.”
“Günümüzün gençleri öyle umursamaz ki ileride ülke yönetimini ele alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bizlere, büyüklere karşı saygılı olmayı, ağırbaşlı davranmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler kurallara boş veriyorlar. Çok duyarsızlar ve beklemesini bilmiyorlar.”
Birincisi Aristoteles’e ait, M.Ö 350’de söylenmiş; ikinci ise M.Ö. 800’de yaşayan Heseiod’a ait.
ama bu çatısmanın en net ve hararetli olduğu dönemler: Hızlı bilimsel ve felsefi gelişim ile ortaya çıkan sosyolojik yapısal değişimlerin gerçeklestigi dönemler olan sanayi devrimi reform, rönesans daha ileriki zamanlarda postmodernizm tepkisel pasifizm 68 kuşağı vs.X kuşağı, 1965 ile 1979 yılları arasında doğanları; her şeyi sorgulayan ve ingilizce why (neden) kelimesinden türetilen y jenerasyonu 1980-2000 arası doğanları, Z kuşağı ise 2000 yılından itibaren doğanları ifade ediyor.
Bu gün icin konuşursak .Bizim ebeveyinlerimizi yetiştiren nesiller, cumhuriyetin modernist zihniyeti. Modernizm esasında ilkecilik düzen ve nizamdır. Ebeveyinlerimizin dogup büyüdüğü/ yetiştigi dönemler küresel çapta hızlı bir postmodernitenin ,düzene nizama başkaldırının ve özgürlükçülüğün ,insanın "id"'ine çalıştığı bir zamana denk geliyor.
(Modernizm süperegonun paradigmasıdır )
Eğer meseleyi bu perspektiften okursak karşımıza ;düzen sağlama çabası ve düzene başkaldırı diyalektigi çıkacak. Bunun en hararetli yaşandığı cağ: batıda da olduğu gibi 68 ve sonrası. Bizde 68 zihniyetinin yansıması 2008 civarı başlıyor.
Şimdi meseleye geniş bakarsak:
1. Nesli yetistirenler nizama itaat fikrini aşıladı
2. Nesli yetiştirenler özgürlük fikrini aşıladı
İtaatkarlık ile özgürlükçülüğün çatışmasını biz bu gün doruklarda yaşıyoruz.
İtaatkar bir neslin seçtiği otokratik bir yönetim karşısında otokrasiye/ devlet hegemonyasına karşı özgürlük isteyen bir nesil
1. Nesil için en büyük korku sistem dışına atılmak.(vatana ihanet meselesi bu yüzden tutuyor)
2. Nesil için en büyük korku sistemin içine gömülmek (göğsünü gere gere ben çapulcuyum demeleri örnek)
Gençler esasında çok korkunçtur. Ne evliler eşleri var ne çocukları ne malları var. kyk borçları ve yürünecek umut dolu yollarından başka Kaybedecek hiç bir şeyi olmayandan daha tehlikeli ne olabilir? şuna kesinlikle eminim: düzen sağlama çabası içinde olanlar için en ürkütücü nesil bu nesil. Sisteme itaat etmemekle yetinmeyip sistemi yıkma çabasındalar çünkü.
Peki böylesine bir güç nasıl kontrol altında tutuluyor ?
Umutla.
modernizm sistemi o kadar güzel kurmuşki kaybedecek bi şeyleri yoksa onlara ileride kaybedebilecekleri şeylerin umudunu satar onunla korkuturuz demişler. İçgüdüsel bi canlı olan insanı cinsellikle kontrol altında tutmuşlar . Şöyle ki :
Cinselliği "meşru" (karı/koca) alanların ve mekanların(yatak odası)içne hapsetmenin, tek eşliliği yüceltmenin,egemen bir ilişki haline gelmesinin insanin "doğası" ya da "doğal durumu"ile bir ilişkisi yoktur Cinselliğin denetimi iktidarın,ulus devletin ve modernliğin bir sonucudur
Meşruiyet meselesini aslında açsak iyi olur ama kısa kesersem 1. Neslin korkusu olan şey: meşruiyeti kaybetmektir.
Meşruiyet kaybolunca toplum dışına atılır.
Postmodernizmde bu yok .
psikotik ve antidepresan ilaçlara olan rağbet |
Modernite nizama ayak uydursun diye çocukluktan baslar beyin yıkamaya .Beyni iyi yıkanmayan elenir . Ya tımarhaneye yada hapse. Bunun herkes için uygulayabilecek hali yok. İstisnai durumun ötesine geçti postmodern cağda bu durum. Ne yaptık biz buna karşı ? Ver antidepresanı psikozu histeri ilaclaını ,anksiyete de nevroz de yıkadıkça yıka kitleleri. uyut nesli ama verirken şu fikride aşıla : Bunlar bozukluktur. Normal biri olursan bunları kullanmana gerek kalmaz iyi olan meşru olanda budur vs. (Çocuğa anlatır gibi oldu)
antidepresan kullanımı son 9 yılın verileri olan grafik bulamadım ancak 55 milyona çıkmış antidepresan kullanımı |
Patladı bu ilaclar. 55 milyon antidepresan 35 milyon antianksiyetik ilaç satılıyor türkiyede
Psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, depresyon şikâyetinin en çok 18-30 yaş ile 45-65 yaş aralıklarında görüldüğünü, Türkiye’de ruhsal hastalıkların arttığını belirtti. İntiharın psikiyatrik hastalıklar içinde en çok duygu durum bozukluklarında görüldüğünü vurgulayan Prof. Dr. Dilbaz, şu bilgileri verdi:
Bunların hiç biri tutmayınca modern devlet dediki:“İkinci sırada şizofreni, üçüncü sırada alkol, madde kullanımı geliyor. İntiharların yaklaşık yarısında ise psikiyatrik hastalık ve öncesinde bir psikiyatri başvurusu bulunuyor. Türkiye’de ruh sağlığı hastanelerinde doluluk oranı yüzde 100’e ulaşmış durumda. Bugünkü yatak kapasitelerinin 8 ile 10 katı daha fazla yatak sayısına ihtiyaç var.”
Bu yolların hiçbiri tutmadı bari nesli dindarlaştıralımda meşruiyeti çocuklara din yoluyla empoze edelim. Dindar nesil meşru seküler nesil gayrimeşru ha?
Senmisin bunu diyen...
Gerisini yükselen deizm ile ilgili yazacağım yazıya bırakayım